2 Mart 2013 Cumartesi

MİLLİYETÇİLİK NEDİR?

“Milli varlığımızın temelini milli birlik ve beraberlikte görmekteyiz.”
K. Atatürk
            Türkiye Cumhuriyeti Devletinin temeli, milliyetçiliğe dayanır. Milliyetçilik, ölüm kalım savaşı olan ‘Kurtuluş Savaşı’mızın dayandığı temel felsefedir. Halen de ulusal birliğimizi, ülke bütünlüğümüzü sağlayan devlet ideolojisidir. Milliyetçilik olmadan milleti, birlik ve bütünlük içinde yaşatmak mümkün değildir.
 
            Milliyetçilik duygusu,  vatanı milleti savunma zaruretinden doğmuştur.
           
            Bilindiği gibi Birinci Dünya Savaşı sonunda Osmanlı devleti yenik düşmüş ve mütareke imzalayarak savaştan çekilmişti. Mütareke şartlarına göre ordularımız dağıtılmış, silahlara el konulmuş ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmeye başlamıştı. İngilizler ’in teşvik ve destekleriyle Yunanlılar İzmir’i işgal etmişler Anadolu’nun içlerine doğru saldırıya geçmişlerdi. Düşmanlar girdikleri yerleri, yağma ve talan ediyorlar,  şehirleri, kasabaları yakıp yıkıyorlar büyük tahribatlar yapıyorlar, karşı çıkanları, direnenleri kurşuna diziyorlardı. Ülke çaresiz ve sahipsizdi Elde kalan son vatan parçası da elden gidiyordu Düşmanlar Türk milletini tarihten silmeye kararlıydılar.
          
             Bu felaketi önlemek için milli bir direniş şarttı. İşte Atatürk böyle zor ve ümitsiz bir zamanda öne çıktı. Milleti muhakkak bir ölüm kalım savaşına hazırlarken milliyetçilikten de yararlandı. Millet olma bilincini, milli mücadele ruhunu aşılamaya çalıştı. Milleti topyekûn harekete geçirmek için milletin gönlündeki milli ve manevi duyguları ateşledi. Milleti ölüm kalım savaşına hazırladı. Millet o hale geldi ki, cepheye koşan her Mehmetçik, “Benim varlığım vatana millete aittir. Bizim her birimiz mili direnişin bir parçasıyız” ruh ve şuuruna ulaştı.

Atatürk, milletten aldığı böyle bir güçle, yenilmiş bir milleti zafere kavuşturmuş, dağılan parçalanan Osmanlı Devletinin enkazından yeni bir devlet kurmuştur.

Milliyetçilik, bu milleti yok olmaktan kurtarmıştır. Milliyetçilik vatana millete sahip çıkmaktır. Bunun nesi kötüdür? Bu millet, milli ve manevi değerleri sayesinde bugünlere gelmiştir.              

Tabii o zamanlarda kimsenin, “Biz et ve tırnak değiliz” gibi bir düşüncesi yoktu. Bu zihniyet, devlet millet karşıtı güçler tarafından hortlatıldı.

ABD, Almanya, Fransa, İngiltere dahil hiçbir millet, tek bir etnik gruptan oluşmaz. Milletler, birden çok etnik grubun bir araya gelip kültürlerini ve menfaatlerini birleştirmesiyle oluşmuşlardır. Bir Amerikalı, “Ben Amerikan’ım”, bir İngiliz, “Ben İngiliz’im”, bir Fransız, “Ben Fransız’ım “ deyince etnik etnik milliyetçilik mi yapmış oluyor?

            Atatürk, milliyetçiliği ulusal birliği ve ülke bütünlüğünü sağlamak için birleştirici ve bütünleştirici bir çimento gibi kullanmıştır ve: “Millet, yekvücut olup  hakimiyet esasını ve Türklük duygusunu benimsemiştir” demiştir. O sırada Kürt meselesini soran gazeteci Mehmet Emin Bey’e: “Meclis-i ali’yi temsil eden zevat, yalnızca Türk ve Kürtler ’den, yalnız Çerkez ve Laz’dan ibaret değildir. Bunların hepsinden oluşan samimi bir topluluktur” diye cevap vermiştir.

            Şu garabete bakın ki bugün gelinen noktada yatıp kalkıp Kürt sorununu dilinden düşürmeyen bazı sözde liberal aydınlar ile bölücü odaklar, yani ‘dâhili ve harici’ şer odakları, milliyetçiliği topa tutarak, doksan yıldan beri birlik ve beraberlik içinde kenetlenmiş bir şekilde yaşayan bu milleti, etnik temelde bölüp parçalamak istiyorlar. Bu topraklar üzerinde ayrı bir devlet kurmanın alt yapısını hazırlıyorlar. Devleti ırkçılıkla suçlayarak, asıl ırkçılığı kendileri yapıyorlar. Ülkenin ne zor ve çetin şartlar altında, ne güçlüklerle kurulduğunu düşününce, bu gelişmeler, insana acı veriyor.

Vatanı uğruna mal isteyince malını, can isteyince canını gözünü kırpmadan feda eden kahraman ecdadımızın kanları ve canları pahasına sahip olduğu bu vatanın bölünmesine bu necip milletin razı olacağını sanmıyorum.

Basiret, yanlışı yanlış doğruyu doğru görmektir.

Yugoslavya faciası, bütün çarpıklığı ile ortadadır. Yugoslavya’da Sırplar, Hırvatlar ve Boşnaklar,  birbirlerine eşit olmadıklarını ileri sürerek devletin ulusal birliğini parçalamak için ülkeyi mezbahaneye çevirmişler, milyonlarca insanın ölümüne ve ülkenin parçalanmasına neden olmuşlardır.

Bu yüce milletin milli değerleriyle, devletin ulus yapısının ayarlarıyla oynamaktan uzak durmak gerekir.

 

            Fahri Yakar