“Milli varlığımızın temelini milli birlik ve beraberlikte görmekteyiz.”
K. Atatürk
Türkiye
Cumhuriyeti Devletinin temeli, milliyetçiliğe dayanır. Milliyetçilik, ölüm
kalım savaşı olan ‘Kurtuluş Savaşı’mızın dayandığı temel felsefedir. Halen de
ulusal birliğimizi, ülke bütünlüğümüzü sağlayan devlet ideolojisidir.
Milliyetçilik olmadan milleti, birlik ve bütünlük içinde yaşatmak mümkün
değildir.
Milliyetçilik
duygusu, vatanı milleti savunma
zaruretinden doğmuştur.
Bilindiği
gibi Birinci Dünya Savaşı sonunda Osmanlı devleti yenik düşmüş ve mütareke
imzalayarak savaştan çekilmişti. Mütareke şartlarına göre ordularımız
dağıtılmış, silahlara el konulmuş ve memleketin her köşesi bilfiil işgal
edilmeye başlamıştı. İngilizler ’in teşvik ve destekleriyle Yunanlılar İzmir’i
işgal etmişler Anadolu’nun içlerine doğru saldırıya geçmişlerdi. Düşmanlar
girdikleri yerleri, yağma ve talan ediyorlar,
şehirleri, kasabaları yakıp yıkıyorlar büyük tahribatlar yapıyorlar,
karşı çıkanları, direnenleri kurşuna diziyorlardı. Ülke çaresiz ve sahipsizdi
Elde kalan son vatan parçası da elden gidiyordu Düşmanlar Türk milletini
tarihten silmeye kararlıydılar.
Bu felaketi önlemek için milli
bir direniş şarttı. İşte Atatürk böyle zor ve ümitsiz bir zamanda öne çıktı. Milleti
muhakkak bir ölüm kalım savaşına hazırlarken milliyetçilikten de yararlandı. Millet
olma bilincini, milli mücadele ruhunu aşılamaya çalıştı. Milleti topyekûn
harekete geçirmek için milletin gönlündeki milli ve manevi duyguları ateşledi. Milleti
ölüm kalım savaşına hazırladı. Millet o hale geldi ki, cepheye koşan her
Mehmetçik, “Benim varlığım vatana millete aittir. Bizim her birimiz mili
direnişin bir parçasıyız” ruh ve şuuruna ulaştı.
Atatürk,
milletten aldığı böyle bir güçle, yenilmiş bir milleti zafere kavuşturmuş, dağılan
parçalanan Osmanlı Devletinin enkazından yeni bir devlet kurmuştur.
Milliyetçilik,
bu milleti yok olmaktan kurtarmıştır. Milliyetçilik vatana millete sahip
çıkmaktır. Bunun nesi kötüdür? Bu millet, milli ve manevi değerleri sayesinde
bugünlere gelmiştir.
Tabii o zamanlarda
kimsenin, “Biz et ve tırnak değiliz” gibi bir düşüncesi yoktu. Bu zihniyet, devlet
millet karşıtı güçler tarafından hortlatıldı.
ABD, Almanya,
Fransa, İngiltere dahil hiçbir millet, tek bir etnik gruptan oluşmaz. Milletler,
birden çok etnik grubun bir araya gelip kültürlerini ve menfaatlerini
birleştirmesiyle oluşmuşlardır. Bir Amerikalı, “Ben Amerikan’ım”, bir İngiliz, “Ben
İngiliz’im”, bir Fransız, “Ben Fransız’ım “ deyince etnik etnik milliyetçilik
mi yapmış oluyor?
Atatürk,
milliyetçiliği ulusal birliği ve ülke bütünlüğünü sağlamak için birleştirici ve
bütünleştirici bir çimento gibi kullanmıştır ve: “Millet, yekvücut olup hakimiyet
esasını ve Türklük duygusunu benimsemiştir” demiştir. O sırada Kürt
meselesini soran gazeteci Mehmet Emin Bey’e: “Meclis-i ali’yi temsil eden zevat, yalnızca Türk ve Kürtler ’den,
yalnız Çerkez ve Laz’dan ibaret değildir. Bunların hepsinden oluşan samimi bir
topluluktur” diye cevap vermiştir.
Şu
garabete bakın ki bugün gelinen noktada yatıp kalkıp Kürt sorununu dilinden düşürmeyen
bazı sözde liberal aydınlar ile bölücü odaklar, yani ‘dâhili ve harici’ şer
odakları, milliyetçiliği topa tutarak, doksan yıldan beri birlik ve beraberlik
içinde kenetlenmiş bir şekilde yaşayan bu milleti, etnik temelde bölüp
parçalamak istiyorlar. Bu topraklar üzerinde ayrı bir devlet kurmanın alt
yapısını hazırlıyorlar. Devleti ırkçılıkla suçlayarak, asıl ırkçılığı kendileri
yapıyorlar. Ülkenin ne zor ve çetin şartlar altında, ne güçlüklerle kurulduğunu
düşününce, bu gelişmeler, insana acı veriyor.
Vatanı uğruna
mal isteyince malını, can isteyince canını gözünü kırpmadan feda eden kahraman
ecdadımızın kanları ve canları pahasına sahip olduğu bu vatanın bölünmesine bu
necip milletin razı olacağını sanmıyorum.
Basiret,
yanlışı yanlış doğruyu doğru görmektir.
Yugoslavya faciası,
bütün çarpıklığı ile ortadadır. Yugoslavya’da Sırplar, Hırvatlar ve Boşnaklar, birbirlerine eşit olmadıklarını ileri sürerek
devletin ulusal birliğini parçalamak için ülkeyi mezbahaneye çevirmişler,
milyonlarca insanın ölümüne ve ülkenin parçalanmasına neden olmuşlardır.
Bu yüce
milletin milli değerleriyle, devletin ulus yapısının ayarlarıyla oynamaktan uzak
durmak gerekir.
Fahri Yakar