12 Mart 2014 Çarşamba

FARKINA VARMAK





Devletin içinde ‘Paralel yapı’ olduğunu, emniyetin ve yargının paralel yapı tarafından ele geçirildiğini 17 Aralık 2013 tarihinde fark eden devlet,  ‘Ergenekon’ dâhil tüm huzursuzlukları, hatta iddia edilen yolsuzlukları ‘paralel yapıya’ bağladı.

Ancak ülkede paralel yapı bir tane değil ki. Bu ülkenin varlığını birliğini tehdit eden, bu topraklar üzerinde, özerk Kürdistan’ı kuracaklarını; 2014 yılında özerklik ilan edeceklerini, bir engelle karşılaşmaları halinde, kitlesel eyleme başvuracaklarını söyleyen başka bir yapı daha var.

Kaç yıldan beri bu ayrılıkçı yapının talepleri bitmedi.

1.24 saat yayın yapan radyo kanalı açıldı.
2.Üniversitelerde Kürt Dili ve Edebiyatı bölümleri açıldı.
3. Bölgede arama ve kontroller kaldırıldı.
4.Bölücülük propagandası yapmak, terörü teşvik etmek serbest bırakıldı. 
5.Kürtçe kurs açılsın!’ dediler, açıldı.
6.Kürtçe TV kanalı istediler, sağlandı.
7. ‘Operasyonlar dursun!’ dediler, durduruldu.
8. Mahkemede Kürtçe savunma hakkı istediler, aldılar.(*)
9.‘Apo’yu muhatap alın görüşün!’ dediler, görüşüldü.
10. ‘Andımız kaldırılsın!’ dediler, kaldırıldı.
11. Özel okullarda anadilin Kürtçe öğretilmesi sağlandı.(**)
12.’Mahalli yer adlarının eski haline döndürülmesi kabul edildi.

İstedikleri bütün sosyal, kültürel ve demokratik haklar sağlandığı halde bu ayrılıkçı yapı, aldıklarıyla tatmin olmuyor, etnik temelde kimlik siyaseti yapmaktan, ülkeyi ayrıştırmaktan söz ediyor. Etnik ayrışma,  gün geçtikçe derinleşiyor. (***)

 ‘Oslo Sürecinde’ ileri sürdükleri nihai hedefleri tekrar devlete dayatıyorlar:
1.Öcalan’ın ev hapsine alınmasını,
2.Anayasa’dan ‘Türk’ kavramının kaldırılmasını,
3.Teröristlerin silahsızlandırılmaları, öz savunma statüsüne benzer bir yapılandırılmaya gidilmesini,
4.  Kürtçenin ikinci resmi dil olmasını,
5.  Kürtlere ‘özerk siyasi statü’ tanınmasını istiyorlar.
Bütün bunlar, ülkede yaklaşan bir tehlikenin varlığına işaret etmiyor mu?
Her şey milletin gözü önünde cereyan etmektedir. Bir Milletvekili, milletin gözünün için baka baka, Türkiye Cumhuriyeti Devletine, ‘Kemalist diktatörlük’ diyebiliyor, hem de bu sözleri Mustafa Kemal’in kurduğu TBMM kürsüsünden sarf edebiliyor. Yine aynı partinin eşbaşkanı, “Hükümetin dayattığı savaşın gümbür, gümbür geldiğini” söyleyebiliyor.
Ayrıca Güneydoğu’da Valilerin bile bölgede hâkimiyetin zaafa uğradığına dair sızlanmaları,
PKK’lıların yol kesip kimlik kontrolü yaptıkları, haraç aldıkları, vergi ve asker topladıkları,
Güneydoğu’da kent sokaklarının PKK bayrağı ve Apo posterleriyle donatıldığı,
Törenle terörist şehitliklerinin açıldığı,
PKK’nın asayiş birimi altında kendi kolluk teşkilatını kurduğu,
Teröristlerin silahlarıyla kent merkezlerine inip dolaştıkları, basına yansıyan haberler arasındadır.
Tansiyon tırmanıyor, tehlike büyüyor. Ülke, git gide bataklığın içine gömülüyor.
Tehlikeyi görmezden gelmek, tehlikeyi bertaraf etmez. Ortada bu ülkenin toprakları üzerinde ayrı bir devlet kurmak isteyen bir yapı var. Bölünmek istenen ülke, başka bir milletin değil, bu milletin ülkesidir. 
Acaba devlet, ‘bu ayrılıkçı yapı’ nın tahrik ve tahribatlarına daha ne kadar tahammül edecek?
Bir devletin kudreti, farkına vardıklarının toplamına eşittir.
------
(*)Hiçbir demokraside devletin resmi dilini bildiği halde, mahkemelerde kendi anadilinde savunma yapmak isteyenlere müsaade edilmez.”
(**):“Dünyanın hiçbir ülkesinde bir etnik gruba anadilde eğitim hakkı verilmez.


         (**):Kışanak, şunları söyledi:
 "Kürtler siyasi olarak meşru bir statüde, bunu kimse inkar edemez. Ancak bunun hukuki zemini yok. Bu nedenle Kürt halkı statü talebi konusunda devletin adımlarını bekleyebilecek durumda değildir. Kürtler bu meşru ve haklı, kendi iradesine dayalı çözüme kavuşmak arzusundadır. Bu nedenle biz bu seçimin sloganını 'Öz Yönetimle Özgür Kimliğe'diye belirledik. Yerel yönetimleri, belediyelerimizi halkımızın öz yönetimi olarak tanımlıyoruz. Bu öz yönetimlerle özgür kimliğin inşa sürecine gireceğimizi düşünüyoruz. Bunun da adı, Kürt halkının statüsüdür. Yani biz artık Kürt halkının statü talebine Ankara'nın ne yanıt vereceği ile meşgul olamayız. Seçimlerden sonra daha özgür bir kent olacağız. Başkan Apo, Diyarbakır'a, Kürdistan'a gelecek halkıyla buluşacak. Ancak, siz oyalamaya, halkımızın özgürlük talebini ertelemeye kalkışırsanız, sizi beklemeyeceğiz halk olarak öz yönetimlerimizi kuracağız. Kendi özerk sistemimizi inşa edeceğiz. İmral'ı sistemi yıkılmış, yerle bir olmuştur. Öcalan da dünya lideri olmuştur.