İNSAN SÖZLE YÖNETİLİR
Dünyanın en çalışkan ve başarılı insanlarının Japonlar
olduğu söylenir. Acaba Japonlar’ı başarılı kılan şeyin ne olduğunu merak
ettiniz mi? Ben edip araştırdım.
Japonlar’ın başarılı olmalarının sırrı, başarılı
iletişim kurmalarında saklıdır. Japonlar, kurumlarda ve iş yerlerinde aile
bağlarına benzer yüksek duygular tesis etmenin insanları mutlu edeceğine, bunun
da iş verimini yükselteceğine inanırlar. Bunun için kurumlarda ve iş yerlerinde
çalışanlar da aile üyelerinin birbirlerine davrandığı gibi değer vererek
davranırlar. Aile bireyleri arasındaki ilişkilerde nasıl üşenme, yüksünme,
gücenme ve darılma gibi duygulara yer yoksa çalışanlar arasındaki duygu iklimi
de öyledir. İlişkiler, genellikle sevgiye, saygıya, anlayış ve nezakete
dayanır. İşte bence Japon toplumunun başarısını yükselten en önemli faktör bu
olsa gerekir.
Bizim toplum yaşamında ise, insanlar arasındaki
ilişkilerde çekişme, çatışma, kavga, çekememezlik, hiç eksik olmaz. İnsanlar
arası ilişkiler düz bir çizgi takip etmez, bir süre sonra kopar, kırılır. Zira
iletişim kültürümüz zayıftır, konuşurken iletişim kazaları yaşanır. İncir
çekirdeğini doldurmayan bir nedenden dolayı derhal parlar, ‘hır’ çıkartır,
hatır gönül kırarız. İlişkiyi
kopartırız. Bu yüzden Avrupalılar derler ki: “Türklerle yola çıkılmaz; eninde
sonunda iletişim biter.”
Çevrenize dikkatli şekilde bir göz atarsanız, nice
dostlukların, arkadaşlıkların; hatta hısım akraba ilişkilerinin, bir müddet
sonra yerini hayal kırıklığına, dargınlığa, kine ve nefrete bıraktığını görüp
şaşırırsınız. Dün yağlı ballı olduklarıyla bugün çatışmak, kavga etmek, kanlı
bıçaklı olmak, sanki bu topraklarda yaşayan insanların vazgeçilmez kaderi
gibidir.
Kavganın, çatışmanın baş nedeni ise, çoğu kez yanlış
bir söz, yanlış bir hareket, dar bir bakış açısıdır. İnsanlar kendi doğrularına
göre hareket ettiklerinden, kendi tavırlarındaki yanlışı, haksızlığı, çelişkiyi
görmez, karşı tarafı suçlarlar.
Günlük ilişkilerde problemi, genellikle problemi
görmeyen taraf yaratır.
Tabloyu
yine Japonya’nın sosyal yaşamından aldığımız bir örnekle tamamlayalım.
Bir fabrikada genel müdür ile bir elektronik mühendisi
arasında bir anlaşmazlık çıkar. Mühendis,
fabrika müdürü ile çatışmaya girmek yerine, bir istifa dilekçesi hazırlar,
gider genel müdüre takdim ederek şöyle der:
-“Efendim, sizinle farklı görüşlere sahibiz. Böyle
fikir ayrılıklarının sürtüşmeye dönüştüğü bir şirkette daha fazla kalmak
istemiyorum. Lütfen istifamı kabul edin!"
Genel
müdür, mühendisi gözünün ucuyla şöyle bir süzerek şunları söyler:
-“Hiç düşündünüz mü? Sizin söylediğiniz gibi eğer
ikimizin de görüşü aynı olsaydı aynı şirkette çalışıp maaş almamıza gerek
kalmazdı. O zaman ya ben, ya da siz istifa etmek durumunda kalırdık. Eğer
şirketimiz daha az hata yapacaksa işte bu fikir farklılığı yüzündendir. Lütfen,
bana kızmadan fikirlerimi değerlendiriniz! Sırf benim fikirlerim farklı diye istifa
edecekseniz, o zaman siz şirketimize bağlı bir insan sayılmazsınız.”(*)
Günlük yaşantıyı yönlendiren sözlerdir. Ortaya çıkan
sorunları konuşarak çözmek gerekir. Tabii eğer günlük ilişkilere biraz hoşgörü,
biraz iyi niyet, bir parça da sevgi, saygı ve nezaket katarsak ufak tefek
kusurlar hoşgörünün sıcaklığında eriyip giderler. Atalar, bu konuda kubbe gibi
sözler söylemişler.
“Dinlenirse
akılda kalır güzel bir söz
Binlerce
düğümü güzel bir sözle çöz.”(**)
-----
(*) : (Japon Mucizesi, sayfa 165 Akio Morita)
(**):Yunus Emre
Fahri Yakar