"En mühim ve en feyizli vazifemiz maarif işleridir. Maarif işlerinde behemehâl muzaffer olmalıyız." Kemal Atatürk
Eğitim sistemlerinin birinci özelliği, milli olmasıdır. Milli eğitim olmadan milli birlik ve milli gelecek olmaz.
Ülkemiz nerdeyse 50-60 yıldır tökezleyip duruyor, bir türlü yol alamıyor. Herkes, kafasında ayrı bir ideal, ayrı bir sorun taşıyor. Aynı değerlere farklı bakanlar var. Daha önce milletçe önem verip peşinden koştuğumuz değerler ne yazık ki artık herkes için aynı anlamı, aynı önemi taşımıyor. Oysa eğitimin öncelikli işlevi, toplumun insan gücünü, milli değerlerle donatmak suretiyle milli birliği yaşatmaktır.
Milli Eğitim, ülkenin milli ve manevi değerlerine bağlı kalınarak yapılmalıdır. Bu değerler kaybolursa, milli birlik de bozulur, insanların kimi o tarafa, kimi bu tarafa savrulmaya başlar. Milli değerler, bireyler arasında birlik kurmaya yarar. Mili eğitim, bir ülkenin çimentosudur. Çimento nasıl kumu, demiri ve tuğlaları birleştirirse, eğitim de bireyleri bu değerler etrafında birleştirip kaynaştırır. Eğer kaynaştıramıyorsa işlevini tam olarak yerine getiremiyor, yani amacını tam gerçekleştiremiyor demektir.
"İyi eğitilmemiş bir kişinin eline diploma vermek, eşkıyanın eline silah vermek gibidir." (*)
Eğitim, ülkenin genç evlatlarını, vatana, millete ve insanlığa yararlı olarak yetiştirdiği takdirde asıl amacını gerçekleştirmiş olur. Eğer okulun bir kapısından bu ülkenin evladı olarak giren bir genç, diğer kapısından devlet, millet karşıtı olarak çıkıyorsa burada bir açık var demektir. Oturup ciddi olarak önlem almak, nerde açık varsa, bu açığı kapamak gerekir.
Gençliğe, milli ve insani değerleri kavratmadan, onları manevi hasletlerle donatmadan sadece bilgi vermek, ülkeyi yarım insanlarla doldurmaktır.
Cümle alem bilir ki, milli ve manevi değerlerini yitirmiş insanların bilgisinden ülkeye fayda değil, zarar gelir.
Eğitim, hayati derecede önemlidir; ya ülkeye can verir, ya da ülkenin canına okur.
ABD Başkanı Rouswelt'in belirttiği gibi: "İyi eğitilmemiş bir genç, yarın düşmanla bir olup ülkeye ihanet eder."
İyi insan, iyi vatandaş; ancak iyi bir eğitimle yetişir. Kişiliklerin örüldüğü, karakterlerin dokunduğu, düşüncelerin yoğrulduğu yerler okullardır.
Kendi eğitim sistemleriyle kendi sorunlarını çözmüş olan toplumlar, medeniyet yarışında önde giderken ve başarı grafiğini yükseltirken, kendi eğitim sistemiyle ülkenin sorunlarını çözemeyen toplumlar ise, çağdaş medeniyet yolunda bocalayıp dururlar.
Eğitim yapmak, tıpkı toprağa fidan dikmek gibidir. Bir ülkenin okulları, o ülkenin fidanlığıdır. Fidanlar büyürken, gerekli bakım ve ihtimamı göstermeyen ülkelerin ağaçları çürük, meyveleri kurtlu olur.
Bir yerde ağaçlar çürükse, meyveler kurtlu çıkıyorsa suç kimindir? Fidanları yetiştirirken gereken titizliği, özen ve ihtimamı göstermeyen bahçıvanın değil midir?
Yazıya Atatürk'ün sözüyle başladık, yine O'nun sözüyle tamamlayalım: "Yetişecek gençliğe herşeyden evvel Türkiye'nin istiklbaline, milli benliğine, milli geleneklerine düşman olan unsurlarla mücadele etmek lüzumu öğretilmelidir."
Yazıya Atatürk'ün sözüyle başladık, yine O'nun sözüyle tamamlayalım: "Yetişecek gençliğe herşeyden evvel Türkiye'nin istiklbaline, milli benliğine, milli geleneklerine düşman olan unsurlarla mücadele etmek lüzumu öğretilmelidir."
_____
(*): Hz. Mevlâna
(*): Hz. Mevlâna
Fahri Yakar