15 Ocak 2012 Pazar

İLETİŞİM TOPLANTILARI:

ÜLKEMİZDE TUHAF İNSAN MANZARALARI(2)


          DİYALOG VE BAKIŞ AÇISI

            Bilindiği gibi diyalog, karşılıklı görüşüp konuşmak ve sonunda bir anlaşmaya varmaktır. İnsan ilişkilerinde diyalog, yani iletişim, su ve hava kadar zorunludur. Başarınn % 85'i diğer insanlarla iyi iletişim kurmayı bilmekten geçer. İletişim dilini bilen insan uzlaşma ve  uyum zorluğu çekmez. Uyumlu insanın her yerde  başarı şansı yüksektir. 
           İletişim kurmak, hayatın her safhasında gereklidir. İş yerlerinde üstleriyle veya mesai arkadaşlarıyla doğru iletişim kuramadığı için işinden atılan insan sayısının, işini yapamadığı için işinden atılan insan sayısının iki katından fazla olduğu görülmüştür. Dr. Albert Edward Wiggam, "Kendi Beyninizi Araştırın" başlıklı makalesinde: "Her 4000 kişinin %10'unun işinden, işini yapamadığı için çıkarıldığını, gerisinin ise başarılı iletişim kuramadığı için çıkarıldığını" belirtmiştir. 
Bir defa doğru iletişim için, önce zihnin önyargılardan arındırılması ve olaylara tek bir açıdan değil, farklı açılardanı bakılması gerekir.
Amerika'da Boston kentinin büyük otellerinden birine yerleşen Polonyalı Piyanist Padevravski, kaldığı odada vereceği konserlerin provasına hazırlanmaktadır. Yan odalardan birinde kalan sosyeteden seçkin bir hanım, bu seslerden rahatsız olur. Otelin müdüriyetine başvurur. Rahatsızlığını dile getirir.
Otel müdürü gayet şaşkın bir tavırla:
"Nasıl olur hanımefendi? Sizin yanınızdaki odada piyano çalan zat, Polonyalı ünlü piyanist padevravski'dir. Onun piyanosunu, müzik bilgisi olan her medeni insan hayranlık duyarak dinler. Millet onun konserlerini dinlemek için binlerce dolar para döküyor" der.
Bayan, piyanistin kim olduğunu örenince otel müdüründen özür diler. Daha sonra piyaniste karşı bakış açısı değişir. Önceden onu rahatsız eden piyano sesi, ondan sonra kulağına daha hoş gelmeye başlar.
Tavır belirlemede bakış açısının payı büyüktür. Bir konuya değişik açılardan yaklaştıkca farklı algılar, farklı izlenimler alırız. Mesela bu olayda uyarıcı değişmediği halde, bakış açısının değişmesi algıyı da değiştirmiştir. Bakış açısı, insanlara veya olaylara baktığımız merceklerdir. Merceğimizi değiştirmeden tavrımızı değiştiremeyiz. Bu demektir ki iz insanlar, bir şeyi severek de algılayabiliriz, kızarak da…  Bu tamamen bakış açımıza bağlıdır. 
"Hoş bakana elbet olur hoş numa
Eğri bakan eğri görür daima" (1)

denilmiştir.
Sözün burasında bir dinleyici, söz alarak başından geçen bir olayı anlatmak istedi:
"Bir bayram günüydü" diye söze başladı. "Eş dost ziyareti için eşimle birlikte dışarı çıkmak istedik. Apartmanın önündeki park yerine geldik, arabaya bindik. Tam bu sırada, kucağında çocuğu ve yanında eşi olduğu halde 30 - 35 yaşlarında biri bize yaklaştı ve "Arabayı ortalayamamışsınız, çizginin üzerine park etmişsiniz" dedi. Dediği doğruydu. Arabanın arkası iki çizginin tam içindeydi; ama burnu çizginin tam üzerindeydi. Park yaparken sağ taraftaki araba da çizgi tecavüzü yaptığı için ben de tam ortalayamamıştım. Bunun üzerine adama "Doğru, haklısın, benim yanımdaki arabanın eğimine uymak zorunda kalmıştım!" dedim. Adam söze devamla: "Arabanın kapısını açarken kapıyı benim arabama çarptınız" dedi ve kapının değdiği yerde iz aramaya başladı. Ama bulamadı. Ben de: "Sert açmam ve kapıyı çarpmam için bir neden yok. Size öyle gelmiş. Bakın sandığınız gibi kapıyı çarpsaydım bir iz kalırdı. Gördüğünüz gibi hiçbir şey yok. Kaldı ki kapıda koruyucu plastik 'bant' vardır. Kapının değmiş olsa bile iz bırakmaz." dedim. Adam, daha bir şey söyleyemedi. Arabasına bindi, hırsla kapısını kapattı, sonra ne düşündü bilemem, arabasının kapısını hızla yeniden açarak benim arabama çarptı ve kaçtı gitti. Bu durum karşısında eşimle ben şaşırıp kaldık. Bu tavır normal bir insan tavrı değildi. Böyle davranmayı gerektirecek bir neden de yoktu. Üstelik bu adam bu apartman sakinlerinden biri de değildi” dedi.
***

 İletişim dilini bilmediğimizden en güzel günleri bile bir başkasına zehir ederiz. Böyle tuhaf tavırlar gösteren biriyle karşılaşınca hemen öfkeye kapılıp tepki vermek doğru değildir.  İnsanlar, anlayış düzeyleri ne ise, ona göre davranırlar. Adam size anlayış düzeyini göstermiş. Kimse, anlayışından büyük davranamaz. Anlayış önemlidir, anlayışın varlığı insanları birleştirir, anlayışın kıtlığı ise ayırır.
 Hayat, uzlaşarak, anlaşarak yaşama sanatıdır. Hayatın güzelliği uzlaşmadan geçer. Bu gibi hallerde sakinleşmeye çalışarak bakış açısını değiştirin! İlgiyi başka noktaya, mesela mizahi bir boyuta taşıyın! Unutmayın, olgunluk, olaylara olumlu açıdan yaklaşmayı gerektirir. Önünüze gelen her çirkinliğe uyup, onlarla çirkinlik yarışına girerseniz, hem kendi güzelliğinizi kaybedersiniz, hem de güzel gününüzü berbat edersiniz. Bana kalırsa, arkadaşınız burda en doğrusunu yapmış. 
                                                                                                                      Fahri Yakar
---
(1):  A. Çelebi
  








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder