İLETİŞİM VE ETKİLEŞİM
"Hayat, seni güldürmüyorsa espriyi anlamamışsın demektir." A. P. Çehov
İletişim, duygu ve düşünceleri, sözle ve yazıyla karşı tarafa anlatma sürecidir. Düşünce açıklamak, görüş bildirmek, iletişim kurmak, insan hayatında vazgeçilmez bir zorunluluktur. Hayat iletişimle başlar, iletişimle devam eder.
Hayatın amacı bir kenara çekilerek yaşamak değil, etkin yaşamaktır. Etkili yaşamak için etkili iletişim kurmayı bilmek gerekir. Etkili iletişim, sözün ses tonunun, tavrın, davranışların, duruşun tam yerinde güzel ve etkileyici bir düzeyde kullanılmasıdır.
İletişim gücü, her insana lazım olacak en büyük güçtür. Bu gücü, her kim etkili bir biçimde kullanmayı başarırsa o, hem geleceğini, hem de toplumun ilgi ve takdirini kazanma şansını elde etmiş olur. Büyük başarılar kazanmış insanların otobiyografilerini incelediğimizde, dünyayı değiştiren, kitleleri harekete geçiren, toplumların kaderini etkileyen insanların iletişim gücü yüksek insanlar arasından çıktığını görürüz.
Büyük devlet adamlarından W. Churchill, Abraham Lincoln, John Kennedy, Mahatma Gandy, Martin Luther, Kemal Atatürk gibi büyük liderler, kitleleri iletişim gücüyle harekete geçirip peşlerinden sürüklemişlerdir.
İnsanı başarıya götürecek en iyi enstrüman, yüzde yüz etkili iletişim gücüdür.
"Zamanımızda iktidar mevkii, güzel ve etkili konuşmayı bilenlerindir."[1]
Toplumda insanlar, birbirlerini konuşma düzeylerine bakarak değerlendirirler ve genellikle güzel söz söyleyenlerden hoşlanırlar. Genelde insanların ilgi ve teveccühü, düşüncelerini ikna edici ve etkileyici bir biçimde söyleyebilen insanlara yönelir. J. Kennedy, aşağıdaki sözünde bu gerçeği açıkça dile getirmiştir W. Churchill hakkında bakın ne demiştir: "W. Churchill, İngiliz dilindeki bütün kelimeleri seferber ederek savaş meydanlarına yolladı ve savaşı bu şekilde kazanmıştır."
Kutatgu Bilig'de: "Aklın süsü dildir, dilin süsü sözdür" denilmiştir.
G. Herder, sözün insan hayatındaki yeri ve önemi hakkında: "Adamın insan olmasına yardım eden dilidir" demiştir.
İletişimin insan yaşamındaki önemini dile getiren pekçok söz vardır:
"Sözler, hayatımızı ve insanları yönetmek için başvurduğumuz araçlardır.[2]
Söz bilimci Stanis Lavsky, insanı, 'düşünce, söz ve ses' le eşitlemiştir.
Benjamin Franklin: "Biz insanları sözlerle yönetiriz" demiştir.
Ünlü yazar Ben Johnson: "Dilin, insanın en büyük gösteri yapma yeteneği olduğunu" ileri sürer.
Yine dilbilimci Hamann :"Konuş ki seni görebileyim" diyerek dilin önemini ortaya koymuştur.
İspanya'nın Nobel Ödüllü yazarı Cela: "Dil, kesinlikle bir silahtır. Etkililik derecesi nedir bilemem. Fakat dili ne kadar çok gelişirse insanın etkililik derecesi o oranda artar" diyerek, insanlar üzerinde sözün ne denli etkili olduğunu dile getirmiştir.
İbrani asıllı dilbilimci Solomon: "Dilin, yaşamın ve ölümün gücüne sahip olduğunu" söyler.
Söz bir insanın göstergesidir. İnsanların belası da sefası da, izzeti de zilleti de söyleyeceği söze bağlıdır.
Bir insanın sosyal statüsünü, söyleyeceği sözler belirler.
"İnsanda söz ile değişir kader,
Ya yurda baş olur ya başı gider.
Kem söz duyanları hep düşman eder
Ederse söz insanı sultan eder."[3]
Kur'an−ı Kerimde: "İnsanlara sözün güzelini söyleyin!"[4] diye öğüt verilir.
İyi bir iletişim ve etkileşim için, güzel ve etkili konuşmak her insan için son derece gerekli bir melekedir. Güzel ve etkili bir konuşmada güz mevsimini, yaz mevsimine dönüştüren bir potansiyel vardır.
***
MİZAHIN GÜCÜ
"Beşer ırkının elinde gerçekten şaşalı
bir silahı vardır oda gülmektir."
Mark Twain
İnsanlarla iletişim kurmanın pek çok yolu ve yöntemi vardır. Bunlardan biri de mizahtır. Mizah, bir duyguyu, bir düşünceyi veya bir mesajı, espri ve nükte katarak anlatmak için başvurulan etkili bir anlatım aracıdır. Başka bir deyişle mizahı, 'Bir konunun, gülünç yanlarını ortaya koyarak anlatan, anlatırken de düşündüren bir iletişim aracıdır' diye de tanımlayabiliriz.
İletişim esnasında ne söylediğimiz kadar, nasıl söylediğimiz de önemlidir. Anlatılacak her konu, başlangıçta ham madde halindedir. O konuyu, yoğurup hamur haline getirmeden, biçime sokmadan, ilginç bir hale koymadan ham haliyle sunmak, dinleyenlerde fazla ilgi uyandırmaz. Dinleyicilerin ilgi ve dikkatlerini çekmek, ilgi alanına girmek için eldeki malzemeyi zihin potasında iyice yoğurmak, biçimlendirmek, ilginç hale koymak için gerekirse cilalamak, parlatmak, süslemek, hatta renkli neon ışıkları altında sunmak gerekir. Kendinizi dinlenir ve ilginç kılmak için söz gücüne sahip olmak gerekir. Bunu yapmanın en iyi yolu mizahtır. İnsanlar gülmeyi güldürmeyi severler. İletişimde mizahın, güldürücü ve ilgi çekici özelliğinden yararlanmak gerekir. Söz esnasında sırası ve yeri geldikçe mizaha başvurmak, insanlar üzerinde ilgi, merak uyandırır, hoş etki bırakır. Mizah, insanlar üzerinde bir nevi klima etkisi uyandırır, bir yandan havayı ısıtır, bir yandan da ortada gergin bir atmosfer varsa onu yumuşatır veya istenmeyen bir durum varsa onu bertaraf etmekte yardımcı olur.
Mizah, sadece güldürmek amacı taşımaz, aynı zamanda olayın gülünç yanını gözler önüne sererek dinleyici üzerinde açı zenginliği yaratır.
Bu bakımdan diyebiliriz ki mizah, çok etkili bir iletişim aracıdır.
Mizahın işlevi bununla da kalmaz mizah iyi bir eleştiri aracıdır. Batı'da insanlar birbirlerini eleştirirken mizahı kullanırlar.
Mizahın Türkçe karşılığı, 'güldürü 'dür. Türkçe sözlükte mizah, 'Eğlendirmek, güldürmek ve birinin bir davranışını incitmeden takılmak amacını güden ince alay, humor, gerçeğin güldüren yanlarını ortaya koyan bir yazı türü' diye tanımlanır. Osmanlıca Türkçe sözlükte mizah, 'Şaka, latife, espri ve nükte' diye tanımlanır.
Mizah, fıkra, öykü, roman ve şiir gibi türlerde karşımıza çıkabilir. Mizah, olayın gülünç yönlerini gözler önüne sererken olayın bir başka yönleriyle ele alınmasına imkân verir. Bazen hiçbir sözün aydınlatamadığı bir gerçeği mizah, şimşek gibi bir anda aydınlatıverir. Ayrıca mizah, hoşgörü atmosferi uyandırarak havadaki gerginliği alır, tansiyonu düşürür. Bir söz mizahla söylenirse acı da olsa hoş görülür. Konuya ayrı bir tat verir. Ayrıca mizahın eleştirel boyutu da vardır. Yani mizah, eleştiri ve sataşma aracı olarak da kullanılabilir. Mizah, yeri ve zamanı isabetle seçilirse, iyi bir iğneleme ve hırpalama aracıdır.
Mizah, anlatıma canlılık katar; ancak mizah kısa, özlü ve yoğun olursa etkili olur.
Mizahi anlatım konusunda Divan edebiyatı şairi Nabi'nin tespitleri de vardır. Der ki:
· Mizah, yerinde ve zamanında söylenmelidir.
· Mizahın sözü özlü anlamı büyük olmalı.
· Kırıcı ve yıkıcı olmamalı.
· Mizah, dalından yeni koparılmış gül gibi olmalı elden ele ve dilden dile dolaşmalı.
· Mizah gül kokusu misali, insanın içine ferahlık vermeli ve kin ve nefreti dindirmelidir.
Ünlü mizah yazarımız Aziz Nesin, "Mizahın işlevinin insanları güldürmek olduğunu" söyler.
Agâh Sırrı Levent ise mizahı daha geniş olarak: "Mizahın amacı, şaka ve alaydır. Mizahçı yazar, ya kişileri ele alır, ya da olaylar üzerinde durur. Şaka, okuyanda gülümseme yaratır. Dokunur; ama incitmez, zaman, zaman iğneler, ama yaralayıp acıtmaz. Okuyucunun göremeyeceği sivri noktaları belirterek bir çeşit çabuk anlama oyunu yapar. Ama şaka olduğu için kızdırmaz" şeklinde anlatır.
Hiciv ve Mizah Antolojisi yazarı Hilmi Yücebaş'a göre de mizah: "Hafif latife ve tarizlerle ekseri ciddiyet örtüsü altında birini ve bir hareketi tenkit etmektir."
Mizah dünyasında yaşayan bir abide gibi duran Aydın Boysan mizahla ilgili olarak: "Mizah, düşündürme sanatıdır. Mizahın amacı zihinseldir, yani insan beynine hitap eder. Çehrede oluşacak gülmeyi amaçlamaz. Gülme, asıl amaç olmayan bir sonuçtur. Mizah aklın sanatıdır. Mizahın kökeninde ana amaç olarak akıl verme ve akıl alma bulunur " der.
Ünlü yazar Ferit Gören:'Mizah, gülmeyi akla getirdiğini ve gülmenin, mizahın mükâfatı, hoşgörünün ise mizahın kültür boyutu olduğunu" söyler.
H. Bergson mizahı: "Dalgaların üzerinde birden bire ortaya çıkan, birden bire kaybolan, ama geride tuzlu bir lezzet bırakan köpüktür" diye tarif eder.
***
Mizah, sadece bir anlatım aracı değil, deşarj olma aracıdır.
Bir avcı, Hıristiyan Azizlerinden birini ziyarete gider. Koskoca bir din adamının bir kuşla oynadığını görünce avcı, şaşırır merakla sorar:
− "Şaşkınlığımı lütfen mazur görünüz! O kuşla ne yapıyorsunuz böyle?"
Aziz:
− "Neden şaşırıyorsunuz ki? Bu kuşla oynamak, gerginliğimi alıyor, beni sakinleştiriyor. Şu sizin elinizdeki yayı düşünün! Sürekli gergin kalsa sonunda ne olur? Gerilir, gerilir sonunda kopar değil mi? Biz insanlar da böyleyiz. Sürekli gergin kalamayız. Gerilen ruhumuzu bir şekilde dinlendirmeliyiz."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder