" Milli varlığımızın devamını, milli birlikte ve beraberlikte görmekteyiz." K. ATATÜRK
Türkiye Cumhuriyeti
Devleti kurulduğu yıllarda, dünyada imparatorluk falan kalmamıştı. Bu sırada
Batı’da çok uluslu devlet modelleri vardı. Atatürk, kuracağı devletin Avrupa
devletleri modeline uygun olmasını istiyordu. Bu yüzden Türkiye Cumhuriyetini
yapılandırırken Avrupa ülkelerini örnek aldı. Ülkenin sınırları içinde yaşayan
ne kadar etnik grup varsa hepsini Türklük çimentosu altında milli bir pota
içinde birleştirerek yaşatmanın daha doğru olacağına inandı. Devleti, ‘ulus
devlet’ planı içinde yapılandırdı. Dağılan, parçalanan Osmanlı devletinden
sınıfsız ve imtiyazsız çağdaş bir ulus devlet yarattı. “Ne mutlu Türküm
diyene!”diyerek, farklı etnik gruplardan oluşan Osmanlı toplumundan kalan bütün
vatandaşları kucakladığını gösterdi. Bu düşüncesini :“Misakı milli sınırları
içinde yaşayan Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir”
diye açıkladı.
Lozan'da da Türkiye Cumhuriyeti'nin bir ulus devlet olduğu kabul edildi.
Bugün Avrupa Birliğini oluşturan büyük devletlere baktığımızda, hepsinin de ulus devlet şeklinde yapılandığını görürüz. Etnisite, sadece Türkiye'de değil, ulus devlet niteliğini taşıyan tüm devletlerde vardır. Amerika'da da vardır, Fransa'da da vardır, Almanya'da da vardır. Bütün ulus devletlerin resmi dili tektir. Amerika'da 250'yi aşkın etnik grup vardır. Bugün ABD'de İspanyol kökenliler, İngiliz kökenlilerden sayıca daha fazladırlar. Ama resmi dil, İspanyolca değil, İngilizce'dir ve tektir. Bugün Amerka 'da kimse de kalkıp İspanyolca eğitim istemiyor Fransa'da ve Almanya'da resmi dil tektir. Ama oralarda 'demokratik özerklik' istiyoruz, 'ayrı dil, ayrı bayrak, ayrı kolluk kuvveti, ayrı meclis' istiyoruz diye devlete baş kaldıran siyasi partiler yoktur. Oralarda 'demokratikleşme' adı altında etnik temele dayalı ayrışma siyaseti yapan ve toplumu ayrıştırmak amacıyla devlete karşı halkı ayaklanmaya kışkırtan şer odakları da yoktur. Olanlar da yasalarla cezalandırılır. Her milletin vatanı bir, dili bir, bayrağı birdir Yoksa devleti, bir bütün halinde yaşatmak mümkün değildir. Zira ayrı dil, ayrı devlet yaratmak demektir. Bu da 'Ulus devlet' yapısına aykırıdır. Ayrı dilde eğitim, bölünmeye davetiye çıkarır. Dil birliği, milli birliğin ön koşuludur. Tarihi süreç böyle işlemiştir.
Bize gelince, ulusal birliği sağlayan temel unsurlardan bir olan dil birliği, her gün saldırıya uğruyor ve milli olan her şey yok edilmek isteniyor.
Cumhuriyetimizin kuruluşundan beri ülkede etnik ayrışma çabaları hiç eksik olmadı. Son yıllarda yine etnik siyaset yapan bir partinin dilinde, 'ayrı parlamento, ayrı savunma gücü, ayrı resmi dil, ayrı bayrak' söylemleri dolaşmaya başladı. Ardından 'Demokratik özerklik" talepleri geldi. Demokratik özerklik istemek, Türk milletinin elinden egemenlik hakkını istemek gibi bir şeydir. Hal böyleyken silgisi kalemine yetmeyen, milli reflekslerini yitirmiş Cumhuriyet karşıtı bazı sözde liberal aydın ve yazar da, her akşam televizyon ekranlarından Cumhuriyetin kurucu ilkelerinden tutun da devletin ulus yapısına, üniter dokusuna kadar her şeyi sorgulamakta ve bölücü hareketin taleplerine adeta çanak tutmaya çalışmaktadırlar. Yani ülkenin varlığı, milletin birliği ve bütünlüğü ekranlarda tartışma konusu yapılmaktadır.
Tabloyu, Mehmet Akif Ersoy'un bir dizesi ile anlatmak istiyorum:
"Evler tünek olmuş, ötüyor bir sürü baykuş,
Sesler de : "Vatan tehlikedeymiş batıyormuş"
Lakin milyonları örten şu yığından
Tek bir kol yapışsam demiyor bir tarafından."
Her devlet, her ulus, yaşayabilmek için, kendi varlığını, birliğini ve bütünlüğünü korumak zorundadır. Hiçbir devlet, kuru gürültüye pabuç bırakmaz ve egemenlik hakkını başka güçlere devretmek istemez. Ancak bakıyorum, devlet karşıtlarının sesi, vatanseverlerin sesinden daha gür çıkıyor. Eskiden devletin varlığına birliğine yönelik bir tehlike baş gösterdiğinde her şeyden önce ülkenin aydınları, yazarları ve şairleri ayağa kalkarlar, devlete kim saldırıyorsa yekvücut olurlar, hep bir ağızdan onun karşısına dikilirlerdi.
Atatürk'ün şu sözleri sanki bunlar için söylenmiş: "Biz bir büyük inkılap yaptık. Memleketi bir çağdan alıp yeni bir çağa götürdük. Birçok eski müesseseleri yıktık. Bunların binlerce taraftarı vardır. Fırsat beklediklerini unutmamak lazımdır. Mesut inkılabımızın aleyhinde fikir duygu taşıyanları aydınlatıp doğru yola götürmek aydınlara düşen milli vazifelerin em önemlisi ve ilkidir."
Hani bugün ulus devlet yapısını, üniter dokuyu savunan aydınlar, akademisyenler, yazarlar ve şairler nerede?
"Şairleri haykırmayan bir millet,
Sevenleri yok olmuş öksüz çocuk gibidir."(1)
_____
(1):Mehmet E. Yurdakul
Fahri Yakar
Bir hatayi duzelteyim. Amerikada resmi dil ingilizce degildir. Ingilizce en cok konusulan dildir ama resmi olarak kabul edilmemistir.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilAyrica birden fazla dilde egitim veriliyor. Bugun Amerikada yasayan ve hic ingilizce konusmayan milyonlarca insan var. Butun egitimlerini kendi dillerinde aliyorlar. Bir dilin resmi olarak kabul edilmesi Amerikanin anayasasina aykiri olrak goruluyor cunku konusma ozgurlugunu engelledigi anlamina geldigi dusunuluyor. Bu konuda buyuk tartismalar devam etmektedir. America bir ulsu devlet yapisindan uzak gorunmemktedir cunku etnik olarak cok cesitlidir.
YanıtlaSil