Bu ülkeyi vatan edinmiş herkes, bu ülkenin vatandaşıdır. Kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur. Atalarımız, Yemen'de, Arabistan çöllerinde, Çanakkale'de, İstiklâl Savaşı'nda bu toprakları bize vatan yapmak için hep birlikte savaştılar. Ateşin içinden hep birlikte geçtiler. Bu vatan Doğu'lusu ile Batı'lısı ile Kuzey'lisi ve Güney'lisiyle hepimizindir.
Etnisite sadece bizde değil, Amerika'da da, Fransa'da da, İngiltere'de de vardır. Amerika'da, Fransa'da, İngiltere'de bir ulus devlettir. Mesela Amerika'da 200'ün üzerinde etnik grup var; ama kaç yüzyıldan beri aynı bayrak altında bir ve beraber olarak yaşıyorlar ve ulus devlet olarak birliklerini ve bütünlüklerini koruyorlar. Amerika'da kimse, hiçbir aydın, yazar, bürokrat, öğretmen ve akademisyen kimlik siyaseti peşinde koşmuyor, ülkenin birliğine ve toprak bütünlüğüne saldırmıyor. Halkları, devlete karşı kine, nefrete ve düşmanlığa sevk etmiyor, Ayılıkçı hareketleri 'demokratikleşmenin gereği' diye körüklemeye kalkışmıyor. Aynı durum Fransa, İngiltere ve Almanya için de geçerlidir. Etnik farklılıklar, bu ülkelerde ulus devlet olarak tek bayrak altında yaşamak için bir engel, bir sorun oluşturmuyor da, Türkiye'de neden sorun oluyor?
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes bu milletin asli unsurudur. Bunca yıl birlikte yaşamış, iç içe girmiş, entegre olmuş, birbirlerine kız alıp kız vermiş, hısım akraba haline gelmiş insanların içine ayrılık tohumları ekmenin, kardeşi kardeşe düşman etmenin hiçbir mantıklı gerekçesi yoktur.
Hepimiz aynı çeşmenin suyuyuz.
"Bir çeşmeden su almışız.
Kırk ayrı testiye koymuşuz.
'Büyük testi, küçük testi
Kulplu testi, kulpsuz testi' demişiz.
Bütün testileri kır hele
Karışsın sular sulara!
Şimdi ayır bakalım." (*)
Biz de elimizdeki testileri kırarsak, yine sular bir olup beraberce akmaya başlayacaktır.
Bu milleti meydana getiren bütün unsurlar, başından beri, kendi serbest iradeleriyle beraber yaşamayı seçmişlerdir. Birbiriyle kaynaşmış bir toplumu, bunca yıldan sonra bazı etnik mülahazalarla ülkenin milli birliğini ve bütünlüğünü bölüp parçalamaya çalışmak, ülkeyi etnik bir iç çatışmaya sürüklemek, halkı birbirine düşürmek, tek bir ulus olarak kenetlenmiş bu ülkeye ihanettir.
İnsanları bir arada yaşatan sadece ırk birliği değil, dil birliği, din birliği, kültür birliği vatan birliği gibi unsurlardır. Bizi bölmeyi dış güçler isteyebilir; ama bu ülkenin vatandaşı olanların bunu istememesi gerekir. Zira bizi birleştiren hususlar, ayıran noktalardan çok daha güçlü ve sağlamdır.
Atatürk, "Milletimizin akl-ı selimi, başlıca mürşidimiz olmuştur." demiştir. Bu millet, tarih boyunca, hem de o dönemlerin olumsuz şartlarında akl-ı selimiyle doğruyu bulmuş, bir çatı altında yaşayarak bugünlere gelmiştir.
Bugüne kadar olduğu gibi, bugünden sonra da bu ülkede yaşayan herkesin, birlik ve beraberlik içinde yaşayacakları bir Türkiye için yek vücut olması gerekir.
Meşhur sözdür: "Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır."
Ülkemizi bu badireden yine "milletimizin yüksek akl-ı selimi kurtaracaktır."
Konuyu, Atatürk'ün millete olan güvenini dile getiren şu mana yüklü sözleriyle bitirmek istiyorum:
"Türk milleti, kendinin ve memleketinin yüksek menfaatleri aleyhine çalışmak isteyen bozguncu, alçak, vatansız, milliyetsiz, beyinsizlerin saçmalarındaki gizli ve kirli emelleri anlamayacak ve onlara müsamaha edecek bir toplum değildir. Türk Milletinin sosyal düzenini bozmaya yönelen çabalar, boğulmaya mahkûmdur." (1929 Nutuk)
(*):Yunus Emre
Fahri Yakar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder