Şair Eşref, Manisa Kırkağaç İlçe'sine bağlı Gelenbe köyünde doğdu. İlkokulu doğduğu köyde okudu. Manisa' da medrese tahsili aldı. Farsça ve Arapça'yı burada öğrendi. Hayata memur olarak başladı. Sonra mal müdürlüğüne atandı. Kaymakamlık görevlerinde bulundu.Aynı zamanda şiirle ilgilendi. II. Abdülhamit dönemini gördü. Şiiri eleştir malzemesi olarak kullanandı. Gördüğü haksızlık ve yolsuzluklardan dolayı devlet sorumlularını amansızca eleştirdi Birkaç kez tutuklandı, sürgün yedi. İzmir'de zorunlu ikamete tabı tutuldu. II. Abdülhamit'in istibdat idaresini şiddetle hicvetti ve devlet yönetimindeki bozuklukları dile getirdi. Tutuklanacağını anlayınca Mısır'a kaçtı. Mizah dergilerine yazı yazdı. Devrinin popüler bir mizah ve hiciv şairi oldu.
Deccal(1904 ve 1907), Hasbıhal (1908), Şah ve Padişah(1908), İstimdat (1905) adı altında yayınlanan eserleri ilginç yergi ve taşlamalardan oluşmaktadır.
ÖRNEK:
Şair, İzmir Valisi Kamil Paşa'yı ziyaret etmek için makamına gider. Bekleme odasında otururken Kamil Paşa'nın "millet eşektir" dediğini duyar. Bu söze kızan Eşref bir kağıda aşağıdaki dörtlüğü yazarak özel kaleme bırkıp oradan ayrılır.
"Ehl-i mansıptan birisi millete eşek dese
Red olunmaz sözü amma eşek oğlu can sıkar
Millete 'eşek' diyen eşek herif bilmez mi ki
Sadrazamlar da Valiler de milletten çıkar.
***
İnsan, birine sataşacağı zaman iyi ölçüp biçmelidir. Eşref gibi kıvrak bir zekânın sahibi laf altında kalır mı? Eşref Adana'da vali yardımcısı iken yazarın biri ileri geri Eşref'in aleyhine laf eder. Bunu duyan Eşref aşağıdaki dörtlüğü söyler:
Bir alçak çıksa aleyhimde bulunsa çok mu?
Ay ışığına havlayan ne köpekler bilirim!
Kabe-yi kıble- nüma-yı zürefayım Eşref
Bilmez kadrini hala ne eşekler bilirim!
***
Eşref sivri dili yüzünden sık sık görevden alınırdı. Maaş alamayınca da darda kalırdı. Evinin ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çekerdi. Evine aylarca et götüremediği olurdu.
Bir gün oğlu Mustafa ile berber İzmir'de çarşıya çıkmışlardı. Kasap dükkânlarının önünden geçerken Mustafa etleri görünce gözleri parlayarak babasına şöyle seslendi:
-" Baba bak, et çıkmış!"
***
Bir polisin Eşref'e hıncı vardır. Bir gece Eşref'in sokağa çıktığını görüp ona sokulur. Karakola davet eder. Eşref direnir, gitmek istemez. Bunun üzerine şaire sille tokat girişir. Eşref de buna karşılık verir. Polis, görev başında güvenlik memuruna tokat atmaktan dolayı Eşref'i mahkemeye verir. Mahkemede Ohannes Efendi adındaki sorgu hakimi Eşref'ten savunmasını ister.
Eşref şu dörtlüğü yazıp takdim eder:
"Elinde yok adalet, olsa da sen kim adalet kim
Kimi sanık görsen "Kabahat sendedir" dersin
Polisler üstüme saldırdı, ben de bir sille aşk ettim
Bre Müstantik Efendi! Söyle sen olsaydın ne b…k yersin?"
***
Şair Eşref, tayinin Sivrihisar'a çıkacağı haberini alınca İzmir Valiliği'ne şu dilekçeyi gönderir:
"Beni Sivrihisar'a merhamet eyle oturtma
Kerem kıl Akhisar'ı dersen İzmir'den uzak olsun
Mücerret bir hisara gönderilmekse eğer maksat
Efendim başı sivri olmasın da ak olsun !"
***
Şair Eşref, Kırkağaç Kaymakamı iken Kaymakamlık binasının her tarafının aktığını bu nedenle bakım ve onarıma ihtiyacı olduğunu merkeze bildirir. Merkezden nerelerin aktığının kalem kalem bildirilmesi istenir. Bu yazıya Eşref'in cevabı şöyle olmuştur:
"Musluklar hariç binanın her tarafı akmaktadır."
***
Kaynak:Mehmet Nuri Yardım, Edebiyatımızın Güleryüzü, Selis Kitaplar, 2. Baskı 2006, s.81-87
Aşağıdaki dörtlük, Makedonya elden çıkınca Padişah Abdülhamit'e yazılmıştır.
Padişahım! Bir dirahta(ağaca) döndü kim guya vatan,
Daima bir baltadan bir dalı hali kalmıyor;
Gam değil amma bu mülkün böyle elden çıkması
Gitgide zulüm etmeye elde ahali kalmıyor.
***
Besmele duymuş olan şeytan gibi
Kahr olursun "Höt" dese bir ecnebi;
Padişahım öyle alçaksın ki sen,
İzzet-i nefsin Arap İzzet gibi.
***
" Padişahım! Görüyorsun, çoktan,
Çıkıyor meseleler hiç yoktan;
Arap İzzet gibi kılavuz oldukça
Burnunu kurtaramazsın hiç boktan(1)
(1): Varlık Yayınevi, Türk Hiciv ve Mizah Ant.1967, s.24
Bir soğan soyuluyor da yaşarıyor gözler
Hazine soyuluyor da aldırmıyor öküzler.
***
Kabrimi ziyaret etmesin kimse Allah için
Gelmesi reddeylerim billah özkardeşimi
Gözlerim insanoğlundan o derece yıldı ki
İstemem ben Fatiha, tek çalmasınlar taşımı.
***
'Gibidir' redifli kasideden yergi örneği:
Sultan'ın zulmüne ses çıkarmamak isyan gibidir
Cop yiyip de 'of' dememek, nimete şükran gibidir
Vekilleri sıraya çeksem eğer, zahir olur(İçyüzleri görünür)
Kimi hırsız, uğursuz, kimi nadan (cahil) gibidir
***
Vech-i maymunu(Maymunun yüzünü) bir kere görenler bayılır
Kafası balkabağı, burnu patlıcan gibidir.
Not: Şair bu beyitleri başta Sultan Abdülhamit olmak üzere diğer devlet büyükleri için yazmıştır. Bu kaside 189 beyitten oluşmaktadır.
Kaynak: Cevdet Kudret agy., s.111
***
Şair Eşref'e sormuşlar:
-Niçin hicviyelerinde isim zikretmiyorsun ? Kimin için yazıldıkları belli olmuyor:
Şair gülerek şöyle demiş:
- Niçin olacak, numarasız gözlük gibi bütün alçaklara hitabetsin diye!
***
"Asıyab-ı devleti har da olsa döndürür" diyenlere, Şair Eşref şöyle karşılık vermiştir: "Döndürür, ama anasının örekesine döndürür."
Neyzen Tevfik bu sözü doğrulayarak şöyle demiştir:
"O kadar har koştu ki asıyab-ı devlete,
Çiğnemekten birbirini devletin çarkı dönmüyor."
***
Şair Eşref, Kırkağaç'ta kaymakamlık yapmıştır.
Kaymakamlık yaptığı sırada, Tekirdağ valisi Kamil Paşa'dan şöyle bir telgraf alır.
-"...Tarih ve …sayılı tel emriyle istenilen malumat hala alınamadı. Bu hafta içinde merkez- livada bulunacağım. Görülen işler hakkında şifahen izahat vermek üzere derhal oraya gelmeniz ehemmiyetle tavsiye olunur."
Bu te'kit telgrafı üzerine Kaymakam şair Eşref cevabi bir telgraf çeker. Telgrafın metni şöyledir:
-"…Tarih ve…. Sayılı tele: Aşar bakiyelerini kovalamakla pek ziyade meşgul olduğumdan merkez- i livaya gelemeyeceğim. Ancak dönüşte zat-ı devletlerinin "kaza"ya uğramaları temennimizdir efendim."
***
Şair Eşref, bir gün eşeğe binmiş giderken arkasından İzmir valisi Kamil Paşa'nın arabası ile gelmekte olduğunu görmüş ve yol vermek üzere kenara çekilmiş. Kamil Paşa latife olsun diye:
-"Eşref Paşa fazla kenara çekilme çukura düşersin!" diyecek olmuş. Şair Eşref hemen atılmış:
-"Merak buyurmayın paşam, eşek kâmildir" deyivermiştir.
***
Eşref bir aralık yolsuz kalmış ve üç beş kuruş mukabilinde şunun bunun ölmüşleri için dua etmeye başlamış. Bunu duyan o zamanın Şeyhülislamı, Eşref'i yanına çağırtıp duayı bu kadar ucuzlatmasına kızmış ve şöyle demiş:
-Ayıp değil mi beş kuruşa dua olur mu? Deyince Eşref:
-Aman efendim, siz bu duaları bir işitseniz on para bile vermezsiniz, diyerek Şeyhülislam'ı güldürmüştür.
Kaynakça: Ömer Özcan, Türk Edebiyatında Hiciv ve Mizah, İnkılap Kitabevi, 2002, s.270
Aynı dönemin iki hiciv üstadından birisi Şair Eşref, diğeri ise Neyzen Tevfikdir. Şiirin sadece hiciv formunu beğenirim. okadar söz söylenir son mısrası dirhemini yiyecek olan köpeği kudurtur. Tek mısra (bazen de beyitte) bu denli güçlü söz sanatı yapmak müthiş bir zeka ürünü ve bilgi birikiminin sonucudur. Yaazdıklarınızdan bazılarını başka kimselerin hicivleri sanıyordum. Hepsinin de Hicivci Eşref'e ait olmasını öğrenmem ve unuttuğum kimi hixcivlerini yeniden hatırlamam müthiş oldu. Çünkü pek çok hicvi bu güne adapte edilebiliyor. Adeta kopyala yapıştır metodu için bulunmaz bir kaynak.
YanıtlaSil