18 Aralık 2011 Pazar

NEYZEN TEVFİK (1879- 1953)

 
MİZAH KÖŞESİ:
 
MİZAH USTASI NEYZEN TEVFİK (1879- 1953)
Neyzen Tevfik, Muğla Bodrum'da doğmuştur. Fakir bir aileye mensuptur. Hayatı sıkıntı ve yoksulluk içinde geçmiştir. Aslında ney üstadıdır. Ama şiire de merak salmıştır. Şiir yazma yeteneği onda Allah vergisi halindeydi. Düşündüğünü hemen şiir haline dökerdi. Nüktedan bir kişiliği vardı. Üstat, hazırcevap bir insandı, sanki lafı cebinde gezerdi. Güçlü bir mizah duygusu vardı. Güldüren, coşturan, seven ve sevdiren bir insandı. Yerine göre dilini  keskin bir bıçak gibi kullanırdı.  
İlk şiirleri 'Muktebes' dergisinde yayınlandı. Abdülhamit'in baskısını göze alarak devrin yöneticilerini hicvetti. Bu yüzden birkaç defa gözaltına alındı. Daha sonra devletin despot idaresinden başını kurtaramayacağını anlayınca Mısır'a kaçtı. Meşrutiyetin ilanından sonra tekrar İstanbul'a döndü.  İlk kitabı "Hiç" adıyla basıldı.(1919)
1949' da Azab-ı Mukaddes'i çıkardı.
 
Şiirlerinden örnekler:
           
Deli gönül neyi özler durursun?
Acınacak dostun cananın mı var?
Dünya yansa yorganın yok içinde,
Harap olmuş evin dükkânın mı var?
Çünkü neden? Dalyanın yok, ağın yok,
Bir tek hamsi kızartacak yağın yok.
Ocağın yok, dalın yok, budağın yok,
Yaksa Gökalp gibi Turan'ın mı var?
….
Kendi cihanında bak sen keyfine,
Kulak asma halkın hayfa-hayfine,
Tanburuna, kemanına, tefine
Sen de katıl neyse noksanın mı var?
 
Şu kırk yıldır senin daran alındı,
Suratına yüz bin kara çalındı,
Nasıl olsa şu bokluğa dalındı
Neyzen'den de büyük isyanın mı var?(1)
***
Neyzen Tevfik'in hicivleri çok kişinin hafızasında yaşamaktadır.
 
Bay Hitler'e 'yaralandı' dediler,
Menhus yıldız çabuk doğar dulunur;
Sen köpeğe 'kuduz' de de geçiver,
Nasıl olsa bir öldüren bulunur.
*
Kuru laflar ile endişemi ihlal etme!
Kulak asmaz davul dinleyen elbette kösü,
Bu mudur ahseni takvim ile metheylediğin,
Bu mu insan diye halkettiğin eşşek sürüsü?
*
Sanma ciddiyet ile sarfederim san'atımı
Ney elimde suyu durmuş kuru musluk gibidir
Bezm-i meyde süfehanın saza düşkün oluşu,
Nazarımda su içen eşeğe ıslık gibidir.
*
Her kime sordumsa seni etmedi doğru tarif
Kimi hırsız, kimi soysuz, kimi deyyus dediler.
İnanmadım sordum da Meclis-i Mebusan'a
Bizdeki kayıtlara göre gene mebus dediler.(2)
***
Şairin, müstehcenlik taşıyan, hatta küfür mahiyetinde olan bir takım dörtlükleri vardır. Şair, müstehcenliği bile büyük bir maharetle ve edebi formatlar içinde kullanmayı bilmiştir.
 
Allah, onun hamurunu necasetle yoğurmuş
Anası onu iş…'ken yanlışlıkla doğurmuş.
***
Sen o  b…'a b… deme, b…'lar duyar ar eyler
Onun b…'a bir zerresi düşse onu bile murdar eyler.
***
Yel değil, ateştir bu neyin sesi,
Kimde bu ateş yoksa sönsün nefesi
***
Neyzen'in neyini dinleyen Atatürk, memnuniyetini belirttikten sonra sorar:
"Bu gecenin anısına benden ne istersin?" der.
 Neyzen:
"Emredin bir kafa kağıdı çıkarsınlar" diye karşılık verir.
Atatürk buna çok şaşırarak tekrar sorar:
"Senin Nüfus teskeren yok mu yani?"
Neyzen nüktesini kondurur:
" Bundan önce hükümet yoktu ki, nüfus teskerem olsun Paşam!" der. 
***
Neyzen Tevfik, Yahya Kemal'i sevmezmiş. Beşiktaş'taki Barbaros anıtının kaidesinde yazılı Yahya Kemal'in bir dörtlüğünü okuyunca şunlar söylemiş:
"Edebi bilgini, Hayrettin Kaptan
Beş asır önceden görüyor gibi
Ikına sıkına yazdığı şiire,
Barbaros,  k…'nı siliyor gibi.
***
Hüseyin Şahsuvar anlatıyor: "… önce küfürler savurdu. Sonra bakışlarını üzerime çevirip bana sordu:
-Hüseyin ben önüme gelene sövüp sayıyorum.
-Evet öylesin!
-Bana neden bir şey yapmıyorlar?
-Ne yapacaklar ki?
-Bana baksana, yoksa bunlar beni adam yerine mi koymuyorlar?
***
Devrin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel Neyzen'in dar geçimli  olduğunu biliyordu. Bir defasında onunla karşılaştığında harçlık vermek ister. Neyzen kabul etmez:
-"Mataram ağzına kadar dolu" der.
Hasan Ali Yücel gayet mahcup olur ve:
-"Neyzen utandırdın beni" deyince de:
-"Utanma üstat utanma!"der."Utanmayı unut ki rahat yaşıyabilesin. Bak ben kimseden utanıyor muyum?"
***
            Şair Eşref bir şiirinde şöyle der:
            "Asıyab-ı devleti har da (eşek)olsa döndürür."
            Neyzen buna karşılık Şair Eşref'e şöyle karşılık verir:
            "O kadar har koştular ki asiyab-ı devlete
            Çiğnemekten birbirini devletin dolabı dönmüyor."
***
Neyzen'in yolsuz kaldığı herkesçe bilinirdi. Yardım tekliflerini kabul etmediği için onun sıkıntısını gidermek kolay olmuyordu. Dostları buna üzülüyordu.
Bir gün varlıklı dostlarından biri meyhaneler sokağında parasız avareler gibi dolaştığını görünce, cebinden aceleyle çıkarıp yere attığı 100 lirayı alıp Neyzen'e uzatarak şöyle seslenir:
"Neyzen Tevfik Bey, bu para biraz önce cebinizden mendilinizi çıkarırken düştü. Buyurun alın!"
Gözleri bulutlanan Neyzen şöyle der:
"O, sizin yere düşen altın kalbinizdir."
KAYNAK: (1):Varlık Yayınları, Türk Hiciv ve Mizah Antolojisi, 1962 s.50
       (2)F. Kadri Timurtaş, Mehmet Akif ve Cemiyetimiz,1962 Yağmur Yay.s.52-53
 
Fahri YAKAR

1 yorum:

  1. Eşreften sonra Neyzeni de bulmak bu gün için ikincci sürpriz oldu.

    YanıtlaSil