Bir toplumun önüne düşüp yol gösteren, toplumun kaderini etkileyen, mukadderatına yön veren kurtarıcılara lider denir. Liderlerde, üstün bir irade gücü, etkileme kabiliyeti, inandığı dava uğrunda hiçbir engele boyun eğmeyen azim ve kararlılık vardır. Liderler, halk üzerinde büyüye benzeyen bir etki, bir güven ve hayranlık uyandırırlar. Zaten böyle oldukları içindir ki toplumları peşlerine takıp sürükleyivermişlerdir.
Samuel Smiles büyük liderleri şöyle anlatıyor: " Büyük bir adamın hayatı, insan enerjisinin dayanıklı bir anıtı olarak kalmaktadır. O insan ölür ve yok olur; ama onun düşünceleri ve davranışları, yaşayan nesiller üzerinden silinmez bir damga olarak kalır. Böylece onun manevi varlığı devamlı olarak hafızalarda yer eder. Düşünce ve iradeye vücut vererek gelecek nesillerin karakterinin oluşumuna yardımcı olur. Büyük insanlar, bir tepenin üzerine konmuş ışıklara benzerler; onların manevi varlıklarının ışığı gelecek kuşakları aydınlatmaya devam eder. Büyük liderler, millet hayatında devir açan kimselerdir. Büyük adamlar, yaşadıkları döneme ve mensup olduğu millete fikirlerinin damgasını vururlar."
Her ulusun peşinden gittiği bir önderi, bir lideri mutlaka vardır. Mesela: ABD'nin kurucusu J. Washington, Amerika'nın en büyük lideridir.
1798'de Fransızların Birleşik Amerika Devletine savaş açma ihtimali vardı. O zaman ABD'nin Başkanı Adams'dı. Başkan Adams, Eski Cumhurbaşkanı Washington'a bir mektup yazar. Mektupta şöyle der: "Eğer izin verirseniz sizin isminizden yararlanmak istiyoruz. Sizin isminiz bir ordudan daha etkilidir."
Washington, bu mektup üzerine, Başkomutanlığı üzerine almayı kabul eder. Bu olay ordu üzerinde müthiş bir moral etkisi yaratır. Gözlemciler, bu olay üzerine 'ordunun gücünün bir anda iki katına çıktığını' rivayet ederler.
Yine Napolyon Fransızların önde gelen liderlerindendir. Napolyon'un tek başına bir orduya bedel olduğu söylenir.
Nitekim tarih kitapları, Napolyon'un üzerine sürülen bir orduyu, yanındaki birkaç askerle teslim alıp Paris'e öyle girdiğini yazar.
Addison, Sezar için şöyle diyor: " Alpler ve Preneler, Sezar'ın önünde diz çökerdi."
Platon'un liderler hakkında bir sözü vardır: "Allah, yaratırken önder olacakların mayasına altın katar."
Bu söz, durup dururken beyhude yere söylenmemiştir. Bu sözün bir hikmeti olduğu kesin!
Bizim tarih sahnemizden de çok büyük liderler gelip geçmiştir. Bunlar arasında sadece ülkenin kaderini değil dünyanın gidişatını değiştiren, çağ açıp ve çağ kapayan liderler vardır. Atilla, Fatih Sultan Mehmet, Kanuni bunların başında gelir. Cumhuriyet Tarihi'nde en büyük liderimiz ise Atatürk'tür.
Atatürk'ün ışığını ilk kez, İngiliz Başbakanlarından W. Chuçhill keşfetmiştir. Koca İngiliz İmparatorluğu Çanakkale'de diz çökerken orada hata yapmayan tek adam olarak Mustafa Kemal'i görmüş ve şöyle demişti: "İnsanlık tarihi yüz yılda bir dahi yetiştirir. Şu talihsizliğe bakın ki, o da bugün Türklere nasip olmuştur."
Belçikalı bir yazar da Atatürk için şöyle demiştir:
"Atatürk'ü Allah'a borçlusunuz. Bugün sahip olduğunuz ne varsa onları da Atatürk'e borçlusunuz."
Türkiye, bağımsız, çağdaş, modern bir dünya devleti haline gelmişse, bu Atatürk'ün yılmaz çabaları sayesinde olmuştur. Türkiye, bugün de içeriden ve dışarıdan yapılan bunca saldırılara ve ihanetlere rağmen hala ayakta ve dimdik duruyorsa, yine Atatürk'ün ülkeye kazandırdığı değerlerin sağlam ve dayanıklı olmasındandır.
Yirminci yüzyılda yeryüzüne onun kadar güçlü bir lider henüz ayak basmamıştır. Bütün dünya basını, Atatürk için "20. yüzyılın gerçeğini yaratan lider" tabirini kullanmaktadır.
Amerika'da tanınmış profesörler arasında, 'Dünyanın en büyük dâhisi kimdir?' diye bir anket düzenleniyor. Ankette en çok oyu Edison'la, Mustafa Kemal'in aldığı görülüyor.
Amerika'da geçen yıl, Atatürk'le ilgili bir sempozyum düzenleniyor. Bu sempozyumda eski büyükelçi Vamık Volkan konuşmacı olarak kürsüye çıkıyor ve Atatürk'ün sarışın kadınlardan hoşlandığını, günde iki paket sigara tükettiğini ve akşamcı olduğunu, akşamları köşkte içki sofraları kurulduğunu anlatıyor.
O sempozyuma katılan Atatürk'ün manevi kızı Ülkü Adatepe söz alıyor: "Vamık Volkan'ı dinleyince 'Mustafa' filmini seyretmiş gibi oldum" diyor. Daha sonra Mc. Carty, bir tarihçi gözüyle Atatürk'ün Türkiye için yaptıklarını anlatıyor ve şöyle diyor: "Atatürk olmasaydı bugünkü modern Türkiye Cumhuriyeti olmazdı. Atatürk Osmanlı devletinin külleri arasından Çağdaş bir Türkiye yaratmıştır."
Bütün dünya Atatürk'ü anlıyor da bir bizim bazı liberal aydınlarımız anlayamıyor.
Bugün Türkiye'de, bugünkü konumlarını bile Atatürk'ün kurduğu rejime borçlu olan bazı liberal aydın ve yazarlar bakın ne diyorlar:
"…Demokraside ikinci sınıflığın tohumları kuruluş döneminde atılmıştır." "…Yanlış kurulmuş Cumhuriyet yeniden biçimleniyor."
Bu zihniyete sahip olanlar, el ele vermişler, Atatürk'ün ülkeye kazandırdığı değerleri gözden düşürmeye, Atatürk'ü insani boyuta taşımak adına, Mustafa'yı, Kemal'den ve Atatürk'ten soyutlayarak sıradanlaştırmaya, yüce milletimizin bunca yıl baş tacı ettiği Atatürk'ün imajını silmeye, milli değerleri yok etmeye çalışıyorlar. Bunu yabancılar yapsa gam yemem, ama bunları aydınlar(!) yapınca, insan pes ediyor, bu durumda söyleyecek söz bulamıyor.
Ortak aklın sesi daha gür çıkmazsa, meydan tabii ki şarlatanlara kalır.
20.09.2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder