17 Eylül 2011 Cumartesi

TIYNET FARKI

"Tıyneti farklı olanlarda imtizaç olmaz,
Bülbül kargaya, karga bülbüle ihtiyaç duymaz."

Sosyal yaşamda, varlığı genelde herkesçe kabul edilen bir takım kurallar vardır. Bu kurallar doğrultusunda belli şeyler yaptığınız zaman belli sonuçlar alacağınızı sanırsınız. Mesela karşınızdakine iyi muamele gösterince, iyi muamele göreceğinizi, sevgi gösterince sevileceğinizi sanırsınız değil mi? Böyle olduğunu zannedenler çoğu zaman yanılır. Zira iyi niyetli olmak, sevgi göstermek veya iyilik yapmak her insanda aynı sonucu vermez. İnsanlar farklı hamurlardan, farklı malzemeden yaratılmışlar, farklı iklim ve ortamlarda yetişmişlerdir. Bu nedenle herkesin 'hamur-u mayası' yani kişilik yapısı, karakter dokusu ve anlayış düzeyleri farklı farklıdır.
İnsanlar cins cinstir, kimi nezih, kimi de nakıstır. Kimi ilgiyi sevgiye, sevgiyi dostluğa dönüştürür. Kimi de sevgiye kine ve nefrete, düşmanlığa dönüştürür. İnsanlardaki bu tıynet farkını dışarıdan anlamak zordur. Zira kötü insanların dışarıya yansıyan belirgin bir işareti yoktur. Kötüler de, kuzu postuna bürünürler, başlangıçta iyi görünürler. Siz onu dışından tanırsınız, hatta tavırlarına bakarak iyi insan sanırsınız. Yakınlık duyarsınız, ilgi gösterirsiniz. Hatta iyilik yaparsınız. İşte en büyük zararı size bu esnada, yani zarar verecek kadar yakınınıza sokulduğu esnada verir. Siz  işte ancak o zaman öğrenirsiniz dışarıdan baktığınızda gayet mamur görüp arkadaşlık kurduğunuz kişinin iç yüzünün ne kadar virane olduğunu. Lakin bazen vakit çok geç olur. Tanıdığınıza, tanışacağınıza bin pişman olursunuz.
Bu bakımdan insanlarla ilişkilerde eş dost seçerken acele karar vermek doğru değildir. Yanlış bir seçim, sizi sonradan derin bir hayal kırıklığına uğratabilir.
Bir tarihte Alman şairi Goethe, toplantıda dinleyicilere sormuş: "İnsanların iyisini kötüsünü nasıl anlarsınız?" Kimseden cevap alamadığını görünce kendi sorusunu kendi cevaplandırmak zorunda kalmıştır: "Anlayamazsınız. Bu iş, tamamen şansa kalmıştır" demiştir.
Çok iyi hatırlıyorum. Anam rahmetli, tavuğu kuluçkaya yatırırken, tavuğun yuvasına, yani mahalli söyleyişle tavuk folluğuna, tavuk yumurtalarının yanında kaz ve ördek yumurtası da koyardı. Yirmi bir günlük kuluçka süresi dolunca, yumurtaların kiminden kaz, kiminden ördek civcivi çıktığını gören tavuk "Ben ne için yattım, ne çıktı?" der gibi şaşkın, şaşkın bakınırdı. Tabii kabuklarını kırıp yumurtalardan çıkan kaz ve ördek yavruları anasının peşinde gitmez, su ve dere kenarı arardı. Ama kendi civcivleri kendi peşinden giderdi. Hiçbir zaman kaz veya ördek yavruları tavuk civcivleriyle beraber yürümezdi.
Tabii bu farkı yaratan öncelikle doğa farkıdır. Her varlık, önce doğasının yani tıynetinin hükmünü yapar.
Teşbihte hata olmaz, hatasız da teşbih olmaz. İnsanlar arasında da tıynet( tabiat, huy) farklılıkları vardır. Bu bakımdan insanları, tıyneti, iyiliğe ve güzelliğe meyilli olanlar, tıyneti kötülüğe meyilli olanlar olmak üzere iki kategoriye ayırabiliriz.
Tıyneti iyi insanlarla beraber olmak iyiliğe, tıyneti kötü olanlarla beraber olmak kötülüğe sebep olur.  


Fahri Yakar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder