"Hiç kimse, zengin olmak zorunda değildir; ama herkes dürüst olmak zorundadır."
Sir B. Radyard
Dürüst olmak, onurlu bir yaşam biçimidir. Dürüst olan insanın, her yerde başı dik, alnı açık olur. Kaygıdan ve endişeden uzak yaşar. Dürüstlük, insanı toplumda onurlu, şerefli ve itibarlı kılar.
İnsan, para kazanacağım, varlıklı olacağım diyerek gayri meşru yollara sapmamalı, yalana, dolana ve sahtekârlığa başvurarak, başkalarını aldatarak var olan onurunu yok etmemelidir. Bir insan için dünyada hiçbir şey onurdan, şereften daha değerli değildir. Onurunu, satarak, şerefini yok ederek edinilen malın hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Para etik yollardan ve meşru bir şekilde kazanılırsa insana haz verir.
Ne yazık ki günümüzde her insana güven olmuyor. Her insan göründüğü gibi olmuyor ve olduğu gibi görünmüyor. Dışardan mamur görünüyor; ama içsel mekanizmaları noksan oluyor. Dürüstlük, sadakat, bağlılık, sözünde durmak, ahdine vefa göstermek, kadir kıymet bilmek gibi insani donanımlar ve ahlaki düzenekler her insanda bulunmuyor. İnsanı insan yapan bu değerler insanın içsel firen tertibatlarıdır. Bu değerlerden ve yücelilerden yoksun olmak, eksikli olmaktır, başka bir deyişle nakıs olmaktır.
Sosyal yaşamda insanlar birbirlerine, el attığı insanın elindekini ele geçirmek için değil, genel olarak el ele vermek ve dostane ilişkiler kurmak, güzellikleri paylaşmak amacıyla yaklaşırlar. Doğru olanı budur. Ama çevreye bir bakınca insan, neler görüyor neler? Adam, kendine ev yapmak için en yakın ahbabının evini başına yıkmaya çalışıyor. Böyle olmak, hiç ahlaki ve İslami esaslarla ve insani yüceliklerle bağdaşır mı? Ne yazık ki günümüzde bu tür insanların sayısı hızla çoğalıyor. Fenalıklar başını almış gidiyor. İnsanlar, kurtlar kuşlar gibi birbirlerini yemeye çalışıyor. Ticaret ahlakı kalmamış. Birine güvenen yanıyor.
Ben şahsen eskiden, 'Bir insan için en değerli varlık öteki insandır' diye düşünürdüm. Sonradan bu sözün pek de doğru olmadığını gördüm. Aslında şöyle demek daha doğru olur: 'Bir insan için en değerli varlık, öteki dürüst insandır.' Dürüst insanlarla karşılaşmak bir şanstır, bir mazhariyettir. Ama kötü insanlarla karşılaşmak ise en azından ümitlerinizi yıkan, iyilik yapma duygularınızı çalan, iyi niyetinizi yele veren bir mahrumiyet, bir şansızlıktır.
İnsanın dürüstü, sizi sever ve maddeyi kullanır; ama kötüsü, maddeyi sever, sizi kullanır.
Bu bakımdan, bilhassa insan ilişkilerinde ve de eş dost seçerken, iyimser olmak, ya da iyi niyetle hareket etmek yerine daha temkinli, daha dikkatli olmak bir zorunluluktur. Böyle olmak, sizin en büyük hayat sigortanız olacak ve sizi sosyal fenalıklara karşı bir zırh gibi koruyacaktır.
Unutmayın Çinliler'in dediği gibi: "Küçük bir yanlışın bile bazen ömür boyu sancısı bitmez."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder